Yaz mevsiminin ve tatillerin de başlaması ile havaların ısınması deniz ve havuz keyfinide başlatmış oluyor. Tüm bir senenin yorgunluğunu atma isteği; okulların kapanacak olması, yıllık izinler, kısa tatiller derken toplumumuzun büyük bir çoğunluğu deniz ve havuzun dâhil olduğu tatil planlamaları yapmaya başlıyor. Tabi ki tatilde ve sıcak havalarda serinlemek hepimizin hakkı. Fakat bunları yaparken sağlığımızı da risk altına sokmamamız gerekiyor.

Doç. Dr. Serkan
Kahraman
Özel Reyap Hastanesi Çorlu Dahiliye ve Nefroloji Uzmanı
Yaz
aylarının ve tatil planlarının vazgeçilmezi elbette havuz kenarları ya da
plajlardır. Bu planlarda dikkat edilmesi gereken unsurlar ve korunulması
gereken hastalıklar olduğunu unutmamak gerekir. Öncelikle ilk önlem güneşe
karşı olmalıdır. Sıcak ve güneşli havalarda özellikle vaktin nasıl geçtiğini
farketmediğmiz plaj ve havuz kenarında güneşe karşı önlem almayı unutmayın,
cildinize uygun güneş kreminizi mutlaka kullanın ve şapka ya da şemsiye gibi
direkt güneş ışığından bizi koruyan yardımcıları kullanmayı ihmal etmeyin.
Deniz
ve havuz ile dolu bir tatil planlayanların ilk dikkat etmesi gereken ise
plajların da deniz ve özellikle de havuz gibi ortak kullanım alanı olduklarından
temiz ortamlar olmadığıdır. Kuma serilen havlu ile kurulanmak enfeksiyon
etkenleri ile temas riskini artırır. Bu nedenle kurulanmak için kullanılan
havlu ile şezlong üzerine ya da kuma serilen havlunun ayrı olmasına dikkat
edilmelidir. Tatilde enfeksiyon kapmamak için havuz çevresi, duşlar, soyunma
kabinleri ve şezlongların temizliğine dikkat edilmelidir. Günde en az bir kez
bu alanların temizliği yapılmalıdır. Şezlonglar da ortak kullanım alanında
olduğu için direkt temastan kaçınılmalıdır. Mutlaka üzerine örtü veya havlu
serilerek kullanılmalı ayrıca şezlong için kullanılan ya da plaja serilen
havlularla yüz ve vücut kurulanmamalıdır.
İyi
temizlenmeyen ve sirkülasyonu fazla olmayan ya da çok kalabalık havuzlarda
birçok hastalık tehlikesi vardır. Genital mantar enfeksiyonları, ishal, idrar
yolu enfeksiyonu, hepatit A, göz, kulak ve cilt enfeksiyonları havuz suyunun
neden olabileceği hastalıklardır. Deniz suyu tuzlu olduğu için hastalık yapıcı
mikroorganizmaların yaşaması daha zordur. Ancak durgun, kirli ve yüzeyi köpüklü
denizler de maalesef aynı havuzlar gibi enfeksiyon riski taşır. Hepatit A,
birçok ishal ve bağırsak paraziti etkeni ağız yolu ile bulaşır. Kirlenmiş havuz
ve deniz suyunun yutulması ile mikroplar sindirim sistemine ulaşmakta ve hastalıklar
oluşmaktadır. Özellikle kapasitesini aşan havuzlarda ve çocuk havuzlarında bu
risk çok fazladır. Genital mantarların en önemli nedeni nem ve ıslaklıktır. İyi
temizlenmeyen ortak kullanım alanlarında bu hastalıklar çok daha kolay bulaşır.
Islak mayo ile beklememek, havuzdan çıktıktan sonra duş alıp iyi kurulanmak ve
mayoyu değiştirmek olası enfeksiyon riskini azaltacaktır.
Havuz
ya da denize girdikten sonra şiddetli kulak ağrısı, akıntısı, kaşıntısı ve
işitme azlığı var ise kulak iltihabı şüphesi vardır. Tedbir alınmaması
durumunda kulak zarı delinebilir, geçici veya kalıcı sağırlık meydana
gelebilir. Eğer daha önceden geçirilmiş orta kulak iltihabına bağlı kulak
zarında delik varsa, mikroplu su direk orta ve iç kulağa gidebilmekte ve daha
ciddi bir tablo ortaya çıkabilmektedir. Bu durumda hastalarımızda diğer
şikayetlere ilaveten baş dönmesi, bulantı, kusma, ateş, dengesizlik ortaya
çıkabilmektedir. Durgun ve kirli sularda, yüzeyi köpüklü ve yeşil görünümde
olan denizde yüzülmemelidir. Lağım karışan alanlara yakın bölgelerde ve
şiddetli yağmurlar sonrasında yüzülmemelidir. Suya atlarken burun tutulmalı
veya tıkaç kullanılmalıdır. Havuz ve deniz suyu yutulmamalıdır. Ciltte sıyrık
ve kesik alanları varsa, yüzme sonrasında temiz su ve sabunla yıkanmalıdır.
Kulak enfeksiyonlarını önlemek için kulak tıpaları takılmalıdır. Gözlerde
şişlik, batma ve ışık hassasiyeti, göz kapak çevresinde uçuk lezyonları,
temizleme maddesi olan klorun alerjik göz nezlesi (Gözde kaşınma, sulanma,
batma) sularla bulaşan göz hastalıklarının klinik tablosudur. Göz
enfeksiyonlarını önlemede sualtı gözlüğü veya maskeleri kullanılmalıdır.
Son
yıllarda önemi artan diğer bir konu da artan deniz trafiği ve deniz araçlarının
yol açtığı etkilerdir. Deniz araçlarının organik (Arsenik, kurşun), inorganik
(Benzin ve türevleri) atıkları denizi kirleterek, denizlerin sadece enfeksiyon
hastalıkları değil başka hastalıklar da yapmasına neden olmaya başlamıştır.
İnsan ve hayvan dışkıları, hayvan leşleri, kanalizasyon suları ve aşırı yağış
sonrası akarsuların sürükledikleri benzer içerikli zararlı maddeler de
hastalıklar yapabilmektedir. Bunlar özellikle ciltte yanık benzeri lezyonlara
yol açmakta ve güneş yanığı ile karıştırılmaktadır. Ayrıca bu toksik maddeler
gözlerde de kimyasal konjuktivite yol açabilmektedir. Bu tip şüpheli yerlerde
denize girildiğinde gözler mutlaka bol su ile yıkanmalıdır.
Havuzlar,
genel temizlenmeleri ve klorlanmalarına rağmen enfeksiyon açısından denizden
daha tehlikelidir. Sıcak havayla artan terleme, yaz aylarında mantar üremesini
kolaylaştırır. Havuzlardan bulaşan hastalıklar arasında genital mantar
enfeksiyonları, bakteriyel vajinit, molluscum contagiosum (çiçek grubu DNA
virüsü) ve trikomonas (kuyruklu parazit tarafından oluşturulan vaginal
enfeksiyon) sık görülür. Ayrıca iyi temizlenmeyen havuzlardan tifo, hepatit A
ve E, cryptosporidium (şiddetli ishalle karakterize bir hastalık), kolibasili,
giardia (suyla bulaşan parazit), shigella (bir bakteri cinsi), dizanteri ve
paratifo gibi mikroplar; göz, kulak ve boğaz enfeksiyonlarıyla mantar, uyuz,
impetigo (bulaşıcı deri hastalığı) gibi cilt hastalıkları da bulaşabilir.
İnsanlar bazı tedbirleri alarak havuza girmelidirler. Girmeden önce şampuan ile
duş almaları (havuzdaki diğer insanları enfekte etmemek için), ishal sorununuz
varsa girmemeli, yüzerken su yutmamaları, suya atlarken burunlarını kapamaları,
ciltte kesik ve yara varsa havuz sonrası sabunlu su ile yıkamaları, tuvalet
sonrası mutlaka elleri özenle yıkamaları, havuz kenarındaki kayganlık mikroplar
için önemli birikme ve üreme alanları olduğundan o zeminlere dikkat etmeli,
havuzun bakım-klorlama panosunu iyice kontrol etmeleri, annelerin havuz
kenarında bebek bezi değiştirmemeleri önerilir.
Havuz
ve deniz yolu ile bulaşan hastalıklarda korunmak için dikkat edilmesi gereken
en önemli hususlar ıslak mayoyla beklemek, yeterince kurulanmamak, üşümek, sık
çamaşır değiştirmemek, temiz olmayan havuzları ve hijyenik olmayan tuvaletleri
kullanmak, naylondan imal edilmiş dar kıyafetler kullanmaktır. Islak ve nemli
ortamlarda vücudumuzda zaten var olan ama yeterli nemi ve ıslaklığı bulamadığı
için sorun yaratmayan mantarlar, üreyip, kaşıntı ve enfeksiyona yol açar. Havuza
girmeden önce duş alarak vücudu iyice temizlemek çok önemlidir. Hijyen için
periyodik olarak kimyasal ve fiziksel temizlik işlemlerinin ihmal edilmediği
yüzme havuzlarının kullanılması gerekir. Havuzda normal klor seviyesi 0.8
mg./lt. düzeyinde olmalı ve çok iyi çalışan bir filtreleme sistemi bulunmalı.
Ayrıca Hepatit A ve B aşısı olmayan çocukların, havuzlara gönderilmemesinde
fayda var.
Havuzlar
konusunda bilinmesi gereken bir konu da klorlama sistemidir. Havuz suyunda en
yaygın olarak kullanılan kimyasal dezenfektan, klordur. Klor, suda bakteri ve
yosun oluşumunu önlemek için tercih edilir. Havuzun güvenli olarak
kullanılabilmesi için pH ve alkalinite testleri önemlidir. Suyun bulanık
olması, göz ve yüzde tahriş ortaya çıkması uygunsuz pH ve alkalinite düzeyinden
kaynaklanır. pH ayrıca klorun azami dezenfeksiyon sağlaması için de uygun bir
seviyeye ayarlanmalıdır. Düşük pH, havuzun yapısına ve metal aksamına ciddi
zararlar verebilir. Yüksek pH’ın yol açtığı taşlaşma, boruları ve filtreleri
tıkar; havuz yüzeyinde lekeler bırakır. Havuz suyu için ideal pH, hafif bazik
olan 7.2 - 7.6 arasındadır. Bu değerler; insan derisi için en uygun olan, havuz
ekipmanlarını koruyan ve dezenfektan kimyasalın etkin biçimde çalışmasını
sağlayan aralıktadır. Bunun altında veya üzerindeki pH oranları, yüzücülerin
cildini tahriş edebilir. Klor nedeniyle suda kanser yapan bileşikler dahil
olmak üzere, zararlı birtakım maddeler ortaya çıkabilir. Yüzme havuzlarında
kullanılan klorun yan ürünlerinin teneffüs edilmesiyle, özellikle küçük
çocuklarda ‘yüzme astımı’ gelişir. Açık yüzme havuzlarında, stabilizatör
(siyanürik asit) kullanımı, klorun güneşin ultraviyole ışınlarından ve ısıdan
etkilenerek uçmasına engel olur. Güneşli bir günde stabilizatörsüz havuzlar, 2
- 3 saat içinde klorun yüzde 90’ını kaybederken, aynı koşullarda 25-50 mg/L
siyanürik asit içeren havuzlar klorun yüzde 10’unu kaybederler. Stabilizatörün
düşük miktarı aktif kloru koruyamazken; yüksek olması tüm kloru hapsederek
etkisizleşmesine yol açar. Dolayısı ile girmeyi planladığımız kapalı ya da açık
havuzların bakımlarının ve klorlama sistemlerinin düzgün yapılıp yapılmadığını
kontrol etmeliyiz.