Türk Harb-İş Sendikası üyeleri işyerleri önünde 45 dakikalık işe geç gitme ve oturma eylemi yaptı.
Türk-iş hayat pahalılığı, satın alma gücündeki gerileme, adaletsiz vergi sistemi kamu işyerlerinde ücret dengesizliği, işsizlik, güvencesiz çalışma, kayıt dışı ve mülteci istihdamı gibi sorunları öne sürerek Türkiye genelinde eylemler başlatmıştı. Daha önce Çerkezköy’de büyük miting yapan Türk-iş sendikası şimdi de işyerleri önünde oturma eylemleri yapıyor. Türk-iş’e bağlı sendikalar kendi işyerleri önünde işe geç gitme ve oturma eylemleri yaparken Harb-İş Sendikası üyeleri de oturma eylemi yaptı. Ağır Bakım Fabrikası önünde bir araya gelen Harb-İş Sendikası üyeleri burada 45 dakika işe geç başladı ve fabrika önünde oturma eylemi yaptı.
GEÇMİŞTE DE EKONOMİK KRİZLER YAŞANDI ANCAK BU DÖNEM OLDUĞU KADAR YOKSULLUK GÖRÜLMEDİ
Burada bir açıklama yapan Türk Harbiş Sendikası Çorlu Temsilcisi Adnan Yüksel, “Geçmiş yıllarda ekonomik krizler yaşandı. Geçim şartları ağırlaştı. Ancak bu dönemde olduğu kadar yoksulluk görülmedi. İşçiler mağdur olmadı. Enflasyon kadar ücret zammı yoksulluğun sürmesidir. Kaldı ki açıklanan enflasyon yaşadığımız gerçeğin çok uzağındadır. Bizi yansıtmıyor. Açıklanan resmi enflasyona göre belirlenen ücret zammı bizi daha da yoksullaştırıyor. Gerçek enflasyon oranları açıklanmazsa bu kayıp daha da artacaktır. Enflasyonun biran önce gerçek seviyesinde açıklanması için gerekli adımlar atılmalıdır. İşçiler enflasyonun sebebi değildir. Enflasyonu düşürmek için fedakarlığı kazancını ve servetini artıranlar yapmalıdır” ifadelerine yer verdi.
VERGİDE ADALET İSTİYORUZ, AZ KAZANANDAN AZ ÇOK KAZANANDAN ÇOK VERGİ ALINMALIDIR
Açıklamasını sürdüren Türk Harbiş Sendikası Çorlu Temsilcisi Adnan Yüksel “Ülkemizde gelir adaletini sağlamak için vergide adaletin sağlanması gerekir. Az kazanandan az çok kazandan çok vergi alınmalıdır. Bu ülkenin sağladığı kaynakları kullananlar servet elde edenler var. Ama işçinin ödediği kadar vergi vermiyorlar. İşçiler 12 ay çalışmakta ve fakat iki buçuk aylığını vergi olarak ödemek zorunda kalmaktadır. Yaptıkları her harcama da KDV’si ÖTV’si olmak üzere ödediği dolaylı vergi var. Vergi sisteminde acil olarak düzenleme yapılmalıdır. Gelir vergisi tarife basamakları ve oranları kabul edilebilir düzeyde güncellenmelidir. İşçi ücretlerinin üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır. Gelir vergisi tarifesi ilk basamağı, geçmiş yıllarda olduğu gibi, brüt asgari ücretin 12 katından az olmamalıdır. Gelir vergisi oranı bütün işçiler için yüzde on beşte sabitlenmelidir. İşçilere yapılan sosyal amaçlı ödemelerden vergi kesilmemelidir” dedi.
İŞÇİNİN HAK KAYBINA UĞRAMASININ ÖNÜNE GEÇİLMELİDİR
Adnan Yüksel açıklamasının devamında, “Kamu kesimi toplu iş sözleşmelerinde yaşanan sıkıntıyı biliyorsunuz, 2023 yılında çerçeve anlaşma protokolü kapsamında imzalanan toplu iş sözleşmelerinin yürürlük başlangıç tarihleri farklıdır. Enflasyonun yüksek olması sebebiyle sözleşme başlangıç tarihleri arasındaki bir aylık zaman farkı bile ücret zammı açısından soruna yol açmıştır. Kamuda bir ücret dengesizliği ortaya çıkmıştır. Bu sorun işyerlerinde huzursuzluğa yol açmaktadır. Ücretlerde ortaya çıkan farklılık çalışma barışını ve üretimi olumsuz noktaya taşıyabilecek noktaya gelmiştir. Acilen ek çerçeve anlaşma protokolü yapılması talebimizi yaptık. Yürürlük başlangıç süresi Ocak ayı olanlarda 1 şubat ve ilerleyen aylarda olan toplu iş sözleşmelerindeki ücret zammı oranı arasındaki fark kaldırılmalıdır. Sosyal güvenlik sistemimizde birçok sorun çözüm beklemektedir. Ancak bu sorunlara yenileri de eklenmektedir. Emekli aylığı bağlanmasında geçmişte yapılan düzenlemelerin ne anlama geldiği bugün daha iyi anlaşılmaktadır. Aynı işyerinde aynı dönemde çalışan iki işçiye emekli aylığı başvuru tarihleri farklı olduğu için farklı aylık ballanabilmektedir. Uygulama Uygulanan sosyal güvenlik sistemi nedeniyle enfalyson farkının yüksek olduğu bu dönemde 2024 yılı içerisinde emekli aylığı talebinde bulunanların emekli aylıkları 2025 yılında başvuracaklara göre daha fazla olacaktır. bu durum birçok işçinin emeklilik başvurusu yapmasına sebep olmaktadır. Nitelikli çalışanlar oluşacak fark sebebiyle emekli olmayı tercih etmektedir. Bu mağduriyetin yaşanmaması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmaktadır. İşçinin hak kaybına uğramasının önüne geçilmelidir” dedi.
BOZULAN EKONOMİNİN BEDELİNİ BİZ ÖDEMEYECEĞİZ
“Türk İş sadece işçinin değil, emeklinin, çiftçinin, esnafın yani dar ve sabit gelirli geniş kesimlerin insana yakışır şartlarda yaşaması için mücadele etmelidir” diyen Adnan Yüksel, “Sendikalı işçi ile örgütsüz işçi, memur ile işçi, sigortalı işçi ile kayıt dışı çalışanı ve mülteciyi karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. İşsizlerin iş beklentisiyle çalışanlara baskı kurulmak isteniyor. KİT’lerde ve kamuda taşeron işçilik sona erene kadar mücadelemizi sürdürmeliyiz. Türkiye ucuz işgücü ülkesi olmamalıdır. Zorlu çalışma şartlarını biz yaşıyoruz. Geçim sıkıntısını biz çekiyoruz. Bozulan ekonominin bedelini biz ödemeyeceğiz” dedi.