“Ücretler Günden Güne Eriyor”
Çorlu Güncel

“Ücretler Günden Güne Eriyor”

  • 17 Haziran 2023

Asgari ücreti belirlemek için işçi işveren ve hükümet temsilcilerinin görüşmeleri başladı, konuyla ilgili açıklama yapan Belediye İş Sendikası Trakya Şube Başkanı İbrahim Özçelik, insanca yaşanacak ücret talebinde bulundu.

Mayıs Ayı’nda Türk-İş tarafından açıklanan açlık sınırının 10 bin 360 lira yoksulluk sınırının ise 33 bin 750 bin lira olduğunu hatırlatan İbrahim Özçelik asgari ücretin günümüz şartlarına uygun bir ücret olması gerektiğini belirtti. TÜİK’in hayat pahalılığını görmezden geldiğini ifade eden Özçelik, “Son dönemlerde dünyayı etkisi altına alan “Küresel Ekonomik Kriz” nedeniyle ülkemizi de etkisi altına alan içinde enflasyonist bir dönemden geçmekteyiz. Bu süreçte yaşanan fiyat artışları ve yüksek zamların TÜİK tarafından göz ardı edilerek enflasyon verilerinin düşük açıklanmasından kaynaklı olarak satın alma gücü yok olmuştur. İşçisiyle, memuruyla, emeklisiyle tüm kesim bu durumdan ciddi anlamda etkilenerek, hayat pahalılığı karşısında nefes alamaz duruma gelmiştir” dedi. 
AÇLIK SINIRI 10 BİN 360 LİRA, YOKSULLUK 33 BİN 750 LİRA 
Asgari ücretle ilgili gazetemize konuşan Belediye İş Sendikası Trakya Şube Başkanı İbrahim Özçelik, “İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2023 yılının ikinci altı ayında asgari ücrete yapılacak artışı belirlemek üzere 13 Haziran 2023 Salı Günü Çalışma Genel Müdürü Sadettin Akyıl başkanlığında ilk toplantısını gerçekleştirildi. Konfederasyonumuz Türk-İş tarafından her ay açıklanan açlık ve yoksulluk sınırı verilerine göre geçtiğimiz Mayıs ayında açlık sınırı 10.360,00-TL, yoksulluk sınırı da 33.750,00-TL’ye ulaşmıştır. Yapılan ilk toplantıda herhangi bir ücret telaffuz edilmezken işveren adına Türk-İş olarak talebimiz belirlenecek asgari ücretin, günlük hayatta kullanılan ürün ve hizmetlere, kiralara gelen artışları karşılayacak güçte, günümüz şartlarına uygun bir ücret olması gerektiği belirtilmiştir. Son dönemlerde dünyayı etkisi altına alan “Küresel Ekonomik Kriz” nedeniyle ülkemizi de etkisi altına alan içinde enflasyonist bir dönemden geçmekteyiz. Bu süreçte yaşanan fiyat artışları ve yüksek zamların TÜİK tarafından göz ardı edilerek enflasyon verilerinin düşük açıklanmasından kaynaklı olarak satın alma gücü yok olmuştur. İşçisiyle, memuruyla, emeklisiyle tüm kesim bu durumdan ciddi anlamda etkilenerek, hayat pahalılığı karşısında nefes alamaz duruma gelmiştir. Bunun yanında örgütlü çalışanlarda yapılan toplu iş sözleşmelerindeki artışlarda enflasyon oranında ücret artışları olduğundan, satın alma gücünde yaşanan kayıptan etkilenmekte ve devamlı olarak ilave zam ihtiyacından dolayı işverenle karşı karşıya gelmektedir” dedi. 
HAYAT PAHALILIĞI KARŞISINDA ERİYEN ÜCRETLERDEKİ SATIN ALMA GÜCÜ KAYBININ KARŞILANMASINI İSTİYORUZ
Konuşmasını sürdüren İbrahim Özçelik, “Basında, hükümet yetkilileri tarafından yapılan; “çalışanların ücretleri belirlenirken enflasyon artışı ile birlikte refah payı olarak TL’deki değer kaybı da göz önünde bulundurularak zam artışları yapılacaktır” şeklindeki açıklamalarda da görülüyor ki TÜİK tarafından açıklanan ve resmi kabul edilen oranların gerçeği yansıtmadığıdır. Oysa ki enflasyon oranı paranın satın alma gücü kaybıdır. Doğru hesaplanmadığında; yaşadığımız hayat pahalılığında satın alma gücü kaybı oluşturmaktadır. Gerçek yaşam şartlarından uzak olarak açıklanan enflasyon oranı üzerinde paranın satın alma gücü kaybı diye nitelendirilerek yapılan ilave artışlarla belirlenen asgari ücret artışına karşı toplu iş sözleşmeleri ile yapılan anlaşmalar sonucu asgari ücret üzerinde alınan ücretlerde eksik enflasyon sonucu alınan zamlarla asgari ücrete gerilemektedir. TÜİK’in bir an önce paranın alım gücü kaybı olan enflasyonu gerçek hayat pahalılığı üzerinden açıklayarak çalışan kesimin cebinden elini bir an önce çekmesi gerekmektedir. Aksi durumda ücretlerin günden güne erimesi karşısında yaşam koşulları imkansız hale gelecektir. Türk-İş olarak asgari ücretin belirlenmesindeki kriterimiz TÜİK verileri değil hayat pahalılığı karşısında eriyen ücretlerdeki satın alma gücü kaybının karşılanmasıdır” dedi. 
İMDAT ŞAHİN