ARI EKOSİTEM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ

Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Daire Başkanlığı tarafından uygulanan Arıcılığı Geliştirme ve Polinasyon Projesi kapsamında Çorlu Halk Eğitim Merkezi Konferans Salonu’nda halka açık bir konferans veren arıcılık uzmanı Prof. Dr. Muhsin Dağlaroğlu, arının ekosistemin devamlılığı için çok önemli olduğunu söyledi. Dağlaroğlu, “Dünyada desteklenmesi gereken canlıların en başında arı geliyor. Ünlü bir bilim adamı “dünyadan böcekleri alırsanız 50 senede yaşayan tek bir canlı kalmaz fakat insanları çıkarırsanız 50 senede doğa kendine gelir” Böcekler içerisinde dünyanın ekosistemine en çok katkıyı sağlayan böcek ise arıdır. Bal arısı olmadığı zaman 60-70 sene içerisinde dünyanın ekosistemi bozulur” dedi. 

İLAÇ OLABİLECEK KALİTEDE BAL ÜRETİLMELİ

Prof. Dr. Muhsin Dağlaroğlu konuşmasında arıcıların sattıkları arı ürünleri konusunda bilgilendirilmesinin önemine vurgu yaparak, “Arıcılarımıza bilgi vermek amacıyla bu konferansı düzenledik. Arıcıların arı ürünleri açısından bilgilendirmek istedik. Hem arıcı ne sattığını bilsin hem sattığı şeyin ne işe yaradığını bilsin hem de tüketiciye daha kolay satsın” dedi. Apiterapi’nin geleneksel ve tamamlayıcı sağlık hizmetleri kapsamına alındığını belirten Dağlaroğlu, “Arı ürünleri sağlık için kullanılacaksa, arıcılar artık ilaç fabrikatörü oluyor. Yani insan sağlığı için ilaç üretiyorlar. Sizden ilaç olarak kullanılabilecek derecede kaliteli, sağlıklı, temiz, besin değeri yüksek ürünler istiyoruz” dedi.

APİTERAPİ İNSANLIK KADAR ESKİ

Arıcılara apiterapi hakkında bilgi veren Prof Dağlaroğlu, “Apiterapi tarih öncesinden beri herhangi bir arı ürünün herhangi bir amaçla insan sağlığının korunması veya tedavi edilmesi için kullanılmasıdır. Öksürdüğünde bal yemek, üşüttüğünde sırtına bal sürmek, yaralara bal sürmek hep apiterapidir. Api Latincede arı demektir. Api terapi de arı ile tedavi demektir. Apiterapinin doktor tarafından uygulanan kısmına ise apimedika denilmektedir. Artık apiterapi uzmanı doktorlar yetişmeye başladı” dedi.

SAHTE BAL ORANI YÜZDE 5’İN ALTINDA

Reçelin şekerden üretilmesine ve sağlıksız olmasına rağmen Türkiye’de reçel tüketiminin bal tüketiminden daha fazla olduğuna vurgu yapar Dağlaroğlu, “İnsanlar bala güvenmiyorlar, sahtesi olabilir diyorlar ama sahtesi de şekerden yapılıyor zaten. Yani reçeli tüketip balı bu nedenle tüketmemek çok anlamsız. Piyasada Tarım Bakanlığı’nın denetiminden kaçacak sahte bal oranı yüzde 5in altında. Tüketicinin reçele yönelmesi, bilgilendirme eksikliğinden kaynaklanıyor” dedi.

Türkiye’de arıcılıkla ilgili eğitim ve araştırma çalışmalarının çok geç başladığını dile getiren Prof. Dr. Muhsin Dağlaroğlu, “Araştırma ve eğitimler dünyada 1800’lerin sonlarına gidiyor bizde ise benimle başladı.  Veteriner, gıda mühendisi, doktor, biyolog hiç kimse arı ile uğraşmadı. Son zamanlarda geldiğimiz noktada aşağı yukarı bir kuşak dünyayı mahvettik. Biz şu anda dünyayı yenileyecek bir canlıdan bahsediyoruz” dedi. 

SEYFİ GENÇ