Ak Parti Çorlu İlçe Başkanı Av. Kerim Atalay:  “Her Zaman Ak Parti Gibi Güçlü İktidarlar Olmayabilir”
Çorlu Güncel

Ak Parti Çorlu İlçe Başkanı Av. Kerim Atalay: “Her Zaman Ak Parti Gibi Güçlü İktidarlar Olmayabilir”

  • 15 Mart 2017

16 Nisan’da gerçekleştirilecek olan referandum da vatandaşların neden ‘Evet’ demesi gerektiği yönünde açıklamalarda bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Çorlu İlçe Başkanı Av. Kerim Atalay: “Nisan’da yapılacak olan referandumda anayasa değişikliği paketi oylaması hiçbir şekilde Bir siyasi partiye ait olan bir çalışma değil. Partiler üstü” dedi.

“Bu Ülkenin Önünün Açılması İçin İstikrarın Kurulması Gerekiyor”

 

16 Nisan’da vatandaş neye evet demeli, niçin evet diyecek sorusuna yanıt veren Atalay: “16 Nisan’da yapılacak olan referandumda anayasa değişikliği paketi oylaması hiçbir şekilde bir siyasi partiye ait olan bir çalışma değil, partiler üstü. Bu ülkenin önünün açılması istikrarın kurulabilmesi gerekiyor. İstikrardan kastım siyasi istikrar, ekonomik istikrarın kurulabilmesi adına güçlü hükümet sisteminin güçlü yürütme sisteminin hayata, fiili olarak geçirilebilmesi adına hazırlanan bir anayasa değişikliği paketi olacak” diye konuştu.

 

“1982 Anayasası Darbecilerin Cuntacıların Hazırladığı Anayasa”

 

Bu hazırlanan anayasa değişikliği paketi 1982 anayasasının ilk değişikliği değil diyen Atalay: “Bu 18 maddelik değişiklik 1982 Anayasasının 19. değişikliği olacak.  Bunu belirttikten sonra geçmişe gitmemiz gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasal çalışmalarına, anayasa değişikliği çalışmalarının tarihsel kronolojisine kısaca bir göz atmak gerekiyor. 1921 ve 1924 anayasaları partili cumhurbaşkanlığı sisteminin fiili olarak uygulandığı  anayasalar. 27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra 61 anayasası darbeciler ve  cuntacılar tarafından yapılan ve millete dayatılan darbe anayasası olarak malumunuz olduğu üzere, bilinmekte. Darbe ve cunta mantığıyla seçilmiş siyasi iktidarların tepesinden sopayı kaldırmayan anlayışlar 1960 ihtilalini gerçekleştiriyor. 1961 anayasasını yürürlüğe sokuyor. Yine 22 Şubat 1962’de ayaklanma gerçekleştiriliyor. şunu atlamamak gerekiyor. 1960 yılında seçilmiş iktidar, başbakan idam ediliyor, arkadaşlarıyla birlikte darbe ve cunta anayasası, milletin önüne dayatılıyor. 1962’de ayaklanma gerçekleştiriliyor. 1971 muhtırasıyla tekrar bir ayar vermeye çalışılıyor. Devamında, 12 Eylül 1980 ihtilali gerçekleştiriliyor. Arkasından tekrar şuanda yürürlükte olan 1982 anayasası darbecilerin hazırlamış olduğu cuntacıların hazırlamış olduğu darbe anayasası tekrar yürürlükte. Devamına bakacak olursak, 28 Şubat 1997 yılında Post modern darbe gerçekleştiriliyor. Yine seçilmiş sivil iktidarlara bir ayar veriliyor. Hükümet düşürülüyor, biliyorsunuz. 6 Nisan 2007 tarihinde e-muhtara ile tekrar şuanda bizim partimiz. AK Parti'nin de  tabanını oluşturan iktidara e-muhtırayla ayar verilmeye çalışılıyor” şeklinde konuştu.

 

“15 Temmuz’da Cumhurbaşkanımızın Hayatına Kastedildi”

 

Av. Kerim Atalay açıklamasını şöyle sürdürdü: “17 - 25 Aralık sürecindeki girişimleri hep beraber gözlemledik. Yargı darbesi yapılmaya kalkışıldı Onun hemen öncesinde Gezi olayları düzenlenip ülkede kaos kargaşa ile sosyal patlama gerçekleştirilmeye ve kaos ortamı oluşturulmaya çalışıldı. En son olarak 15 Temmuz tarihindeyse hepimizi derinden yaralayan, milletimizi derinden üzen şehitlerimizin gazilerimizin olduğu çok ciddi bir işgal hareketiyle bu ülke karşı karşıya kaldı. Türkiye Büyük Millet Meclisimiz, bombalandı. Cumhurbaşkanımızın hayatına kastedildi. Hükümetin tekrar dizayn edilmesi adına darbeciler cuntacılar, tekrar harekete geçti.”

 

“Atatürk’ten Geçinenler Karşı Çıkıyor”

 

Atalay: “1921 ve 24 anayasaları Atatürk anayasaları, partili cumhurbaşkanlığı sisteminin uygulandığı anayasalar.  Biz bu manada şu andaki düzenlemeyle, aslını sorarsanız. Atatürk anayasalarına dönüş yapmış olacağız inşallah 16 Nisan'dan itibaren. Ancak bu da ne hikmetse, Atatürkçü geçinenler. Hatta Atatürk’ten geçinenler. yıllardan beri bunu istismar konusu yapanlar karşı çıkmaktalar. Bunu da anlamakta güçlük çekiyoruz. Yeni hazırlanan sistemde hazırlanan 18 maddelik anayasa değişikliği sistemi tamamen yürütme organının yani hükümet organının yeniden düzenlenmesiyle ilgili olan bir sistem. Daha önce kuvvetlerin birbirine girdiği, erkler arasındaki ayrılığın tamamen sağlanamadığı keşmekeş bir yapının oluştuğu parlamenter sistemden ve 82 anayasasının düzenlenmesinden bahsediyorum.Yürütmenin yasamanın içerisinden çıktığı, aynı kişinin yürütmede hem bakan hem yasama içerisinde milletvekili olduğu ve ilişkilerin birbirine girdiği hizmet alanlarının çalışma sisteminin tamamen tıkandığı,  bürokrasinin aşırı derecede yoğunlaştığı bir  sistemle karşı karşıyayız. partili cumhurbaşkanlığı sistemiyle birlikte güçlü hükümet sisteminin kurulacağı ülkenin önünün tamamen açılacağı siyasi ve ekonomik istikrarın net bir şekilde sağlanacağını maddeleri okuduğumuz zaman açık bir şekilde görmekteyiz. Bunun yanı sıra yeni sistemin en belirgin özelliklerinden bir tanesi de koalisyon hükümetlerinin artık bu ülkede kurulamayacağı. Malumunuz üzere, AK Parti iktidarından hemen önce 2001 yılında görevde olan üçlü koalisyon döneminde o zaman ki, Cumhurbaşkanı ile Başbakanın arasında. Başbakan yardımcıları arasında yaşanan tartışma ve anayasa kitapçığının fırlatılması ile birlikte ülkenin düştüğü hali o zaman  yaşı müsait olanlar, gözlemledi. Ülke batma noktasına geldi. Çok derin ekonomik krizler yaşandı” şeklinde konuştu.

 

“Cumhuriyet Döneminde Yapılanların Belki de 100 Katı AK Parti Döneminde Yapıldı”

 

Koalisyon hükümetlerinin bu ülke hiçbir şekilde katkı sunmadığını hep birlikte gözlemledik diyen Atalay: “Tarihsel süreci de incelediğimizde bunu açık bir şekilde görmekteyiz. Ülkemize yapılan yatırımların ciddi yatırımların tamamının tek başına iktidar dönemlerinde gerçekleştirildiğini de gözlemlemekteyiz. Bu ülkeye bir çivi çakılmışsa, Adnan Menderes zamanında çakılmıştır. Bu ülkeye bir çivi çakılmış ise Turgut Özal'ın tek başına iktidar döneminde çakılmıştır bunların da çok çok ötesinde belki 10 kat belki yüz kat Cumhuriyet tarihi döneminde yapılanların belki 10 kat belki 100 katı, AK Parti iktidarları döneminde yapılmıştır. Bunu hep beraber gözlemliyoruz. 17 - 25 Aralıkları yaşanmasına rağmen, Gezi olaylarının yaşanmasına rağmen 15 Temmuz sürecinin yaşanmasına rağmen bu kadar müdahalelerin yapılmasına rağmen içte ve dışta müdahalelerin yapılmasına rağmen bu ülkede hiçbir şekilde kriz  kaos ortamı oluşturulmasına müsaade edilmemesi, güçlü iktidar sayesinde olmuştur. Bunun sebebi de tek başına iktidar olunmasıdır” dedi.

 

“Her Zaman AK Parti Gibi Güçlü İktidarlar Olmayabilir”

 

AK Parti Çorlu İlçe Başkanı Atalay: “Sorunlar yaşanmasına müsaade edilmediği gibi. 3. havalimanı gibi 3. köprü gibi, kanal İstanbul gibi çok büyük projelerini yatırımlarını da hiç aksamadan devam ettiğini hatta bitirilip faaliyete geçirildiğini hep beraber gözlemliyoruz. İnşallah Mart ayında da Çanakkale boğazına bir köprü yapılacak. Çanakkale boğazındaki köprüde, özellikle bölgemiz insanlarının ulaşımının kolaylaştırılması adına da çok büyük önem arz etmektedir Koalisyon dönemleri, bu ülke hiçbir şekilde katkı sunmamıştır Sadece tek başına iktidarlar döneminde hizmetler yapılabilmiştir Ancak her zaman AK Parti gibi çok  güçlü iktidarlar olamayabilir dolayısıyla güçlü bir lider olmayabilir. Bu sistemin doğru işleyebilmesi için bundan sonraki süreçlerde sıkıntı yaşanmaması için, güçlü hükümet sistemlerinin kurulabilmesi için. Bu anayasa düzenlemesi, keyfe keder ortaya getirilmiş değildir. Ülkenin tarihsel konjonktürünü incelediğimiz zaman  Bir zorunluluk haline gelmiştir” dedi.

 

“Ülkenin Birleştirici Bütünleştirici Gücü Olacak”

 

Atalay konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu manada bundan sonra kurulacak hükümetler milletimizin yüzde 50.01 teveccühüne mazhar olmuş. 50.01 oy alabilmiş, güçlü iktidarlar kurulacaktır. Bu sistemle birlikte bu zaruri hale gelmiştir ve başka da alternatifi olmamaktadır. Bunun aslına bakarsanız, şöyle bir artısı da vardır. Siz yüzde 50.01e talip olmak zorundasınız, muhalefetiyle iktidarıyla tüm siyasi partileri kastederek, bunu söylüyorum. Siz yüzde 50.01'e talip olacaksanız  Edirne'den karsa, Hatay'dan Sinop'a kadar. Ülkenin her türlü rengini kucaklayacak  birleştirici bütünleştirici bir parti politikası parti vizyonu ortaya koymak durumundasınız. Ülkenin belli bir kesimine sıkışarak, siyaset  yaparak iktidara talip olamayacaksınız. Dolayısıyla aynı zamanda bu ülkenin birleştirici bütünleştirici gücü de olacaktır. Bir noktada ülkenin birlik ve beraberliğinin sağlanmasına da vesile olacaktır.”

 

“Sanki Tüm Meclis 18 Yaşında Olacak Gibi Algı Oluşturuyorlar”

 

Seçilme yaşının 25'ten 18’e indirilmesi konusunda da değerlendirmede bulunan Atalay: “Aslını sorarsanız, şahsi olarak değerlendirdiğimde çok gecikmiş bir hak olarak görüyorum. Bunun gençlerimize bir lütuf olarak sunulmaması gerekiyor, gecikmiş bir hakkın iadesi olarak görüyorum. Alınan bir hakkın ya da verilmeyen bir hakkın geç de olsa değerlendirilmesi olarak görüyorum. Yine bu konuyla ilgili olarak bize her zaman örnek gösterilen Avrupa ülkelerine baktığımız zaman. Seçilme yaşı olarak 18’i kabul eden ülkelerden bazılarına örnek verecek olursak, Almanya, Avustralya, Çin, Finlandiya, Hollanda, İsveç, Macaristan, Kanada, İskoçya, Danimarka, Belçika, İspanya gibi birçok Avrupa ülkelerinde 18 yaş seçilme yaşı olarak kabul edilmiş ve yıllardan beri de bunlar bu şekilde uygulanmakta. Gençlerimizin önünün açılması adına bu gayet doğru ve yerinde bir uygulama diye düşüyorum. Bunun yanı sıra toplumun herkesimin bir şekilde Mecliste temsil edilmesi gerekiyor. Nasıl kadın milletvekillerimizin olmasını istiyorsak, Meclisimizde. Nasıl engelli milletvekillerimizin olmasını istiyorsak ya da köken olarak Roman milletvekilinin, biliyorsunuz CHP de var mecliste olması memnuniyetle karşılanıyorsa 18 yaşındaki gençlerimizi temsilen de milletvekillerinin olması gayet doğaldır ve olması gerekiyor diye düşünüyorum. Kaldı ki burada 25 yaşından 18 yaşına indirilen bir düzenleme var. 25’e biliyorsunuz bizim partimiz indirdi, AK Parti indirdi. Daha önce 30 yaşındaydı. 30 yaşından 25 yaşa indiren de bizim partimiz. Biz gençlere önem veriyoruz, gençleri önemsiyoruz, gençlerin önünün açılmasının doğru olduğunu düşünüyoruz, yine burada, 18 yaş meselesi o kadar algı operasyonuna dönüştürülmüş durumdaki sanki meclisin tamamı 18 yaşında olacakmış gibi bir mantık ortaya konulmaya çalışılıyor, bu kesinlikle böyle değil. Doğru bir mantık değil, şu anda 25 yaş sınırı olmasına rağmen, 25, 26, 27 ve 28 yaşında milletvekili yok. Milletvekillerin tamamı 30 yaş üzerinde. 18 ila 25 yaş arasında 7 yıllık bir zaman dilimi var her şeyi 18’e hapsetmek çok doğru değil. 19 olabilir. 22, 23,  24’de olabilir. Kaldı ki partilerini bu yaştaki gençleri aday göstermeyi kendi tercihleri olarak kabul etmesi lazım. Bunun yanı sıra, milletimizin gösterilen adaya teveccüh edip oy vermesi lazım. Yine bu konu tamamen algı operasyonuna dönüştürülüyor ve bunu çok doğru bulmuyoruz. Kaldı ki gençlerimizin içerisinde o kadar kabiliyetli kapasiteli. gençlerimiz var ki bunların önünün sadece yaş sınırı engeline takılarak tıkanmasının önlenmesinin de bir şekilde önüne geçilmiş olunuyor. Tekrar ifade ediyorum, verilen bir hak değil aslında zamanında verilmeyen bir hakkın iradesinden bahsetmek gerekiyor diye düşünüyorum” diye konuştu.