"kitap Kurdu " Abdullah Amca Huzurevi Ile Kütüphane Arasında Mekik Dokuyor
Kırklareli

"kitap Kurdu " Abdullah Amca Huzurevi Ile Kütüphane Arasında Mekik Dokuyor

  • 11 Aralık 2019

Yaşamının büyük bir bölümünü İstanbul'da geçiren Abdullah Kökten, 13 yaşında başladığı kitap okuma tutkusundan 60 yıldır vazgeçmiyor.


Isparta'nın Yalvaç ilçesine bağlı Sücüllü köyünde, 1946 yılında dünyaya gelen Kökten, ortaöğretim çağında imkansızlıklar nedeniyle okulunu bırakmak zorunda kaldı.

İş bulma ümidiyle köyden ayrılan babasıyla İstanbul'a yerleşen Kökten, 12 yaşında iş hayatına atılarak babası gibi aile bütçesine katkı sağlamaya başladı.

Bırakmak zorunda kaldığı eğitimine bir daha devam edemeyen Kökten, 13 yaşında kitap okuma sevdasına tutuldu.

Askerliğin ardından evlenen ve 5 çocuk sahibi olan Kökten, 5 yıl önce geçimsizlik nedeniyle eşinden ayrılarak huzurevine yerleşti.

Kitabı bir an olsun elinden eksik etmeyen Kökten, huzurevinde "kitap kurdu" olarak biliniyor.

Huzurevi ile kütüphane arasında mekik dokuyan Kökten, kütüphane arşivlerinden özenle seçtiği kitapları gençlerin arasında keyifle okuyor.

Kitap okuma alışkanlığıyla çevresindekilere örnek olan Abdullah Kökten, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hayatı boyunca vaktinin büyük bir bölümünü kitap okumaya ayırdığını söyledi.

İlkokul mezunu olmasına rağmen kitap okumayı çok sevdiğini ifade eden Kökten, sürekli kitap okuyarak kendisini geliştirmeye çalıştığını aktardı.

Yaşadığı köyle okulunun bulunduğu ilçe arasındaki 6 kilometrelik yolu her gün yaya olarak gidip geldiğini dile getiren Kökten, şöyle konuştu:

"Ağır yaşam mücadelesi nedeniyle eğitimimi tamamlayamadım. Babam bir gün gurbetten geldi, okulun kapanmasına az bir zaman vardı, 'ortaokul nasıl gidiyor' dedi, ben de 'baba pek iyi değil' dedim çünkü dediğim gibi 6 kilometrelik yolu sabah akşam yürüyerek gidiyordum. İmkanımız yoktu ki arabaya binelim. O zaman köy ile ilçe arasında açık kasa kamyon ile yolcu taşınırdı. 50 kuruştu kamyonun ücreti. O, 50 kuruşu bulamıyorduk. Babam İstanbul'da çalışıyordu, bana bir gün 'haydi oğlum gidelim İstanbul'a, sen okumayacaksın galiba' dedi. Geldik İstanbul'a. Babam basmacılık yapardı, ben de onunla çalışmaya başladım." 

- "Okuma merakı içimde hep bir ukde olarak kaldı"

Kökten, küçük yaşta bırakmak zorunda kaldığı eğitimine hep devam etmek istediğini ancak bunu bir türlü başaramadığını dile getirdi.

Haftanın belirli günlerinde sandala binerek Eyüpsultan'da bir kitabevine gittiğini anlatan Kökten, şöyle devam etti:

"Yönlendirmelerle kitap okumaya başladım. Kitap dünyamı hep zenginleştirdim. Her hafta koltuğumun altına bir sürü kitap koyarak eve dönerdim. Babam sorardı 'oğlum ne yapacaksın bu kitapları', 'okuyacağım baba' derdim. İşten eve döndüğümde hemen bir kitap açar okumaya devam ederdim. Bu alışkanlık hep sürdü. Askerliğimde bile hep kitap okudum. Bilginin insana bir zararı olmasa gerek. İnsanlar kitaplarla bir şeyler öğreniyor. Tanımadıkları yerleri tanıyor. Dolayısıyla kitap okumanın çok faydasını gördüm. Bütün insanlara bilhassa gençlere okumalarını tavsiye ediyorum. Görmediğiniz yerleri kitaplar vasıtasıyla görüyorsunuz. Ben şimdi Kırım'ı cadde cadde, sokak sokak tarif edebilirim. Faydası olmayan bir kitap yoktur. Her kitaptan istifade edebileceğiniz bir yönü vardır mutlaka."

- Huzurevi ile kütüphane arasında mekik dokuyor

Yaklaşık 3 yıldır hayatını huzurevlerinde geçirdiğini, son 1 yılını Kırklareli Huzurevinde sürdürdüğünü anlatan Kökten, elinden bir an bile olsun kitap eksik etmediğini söyledi.

Sabah uyandığında kahvaltısından sonra odasında bir süre kitap okuduğunu ve ardından huzurevi bahçesinde arkadaşları ile sohbet ederek şarkılar söylediğini dile getiren Kökten, "Her gün il halk kütüphanesine gidiyorum. Kitaplar alıyorum, okuyorum. Haftada 1 veya 2 kitap okuyorum. Günün büyük bir bölümünü kitap okuyarak geçiriyorum." dedi.

Kitap okumanın yanı sıra konferanslara da katılmaya çalıştığını aktaran Kökten, "Solcu yazarları da sağcı yazarları da okudum. Bu alışkanlık bende hep devam etti. Tek yönlü okumadım. Farklı düşüncüleri analiz etmeye, yorumlamaya, farklı düşüncedeki insanlar ne diyor diye her yönlü okudum. Her zaman Türk milletinin özelliklerini öğrenmeye çalıştım." şeklinde konuştu.

Kökten, 12 Eylül 1980 darbesinde sendikacı olduğu için 90 gün tutuklu kaldığını belirterek, "Allah bir daha memleketimize, o zor zamanlardaki kardeş kavgalarını yaşatmasın. Allah devletimize zeval vermesin. Ben de devletimizin bir kurumu olan huzurevinde, huzur içerisinde yaşamaya devam ediyorum. Evimde 5 bine yakın kitap biriktirdim. İhtilalle birlikte o kitaplar da gitti. Hayatımda en çok üzüldüğüm şey, kitaplarımın alınmasıydı, hiç yere gitti. İçimde hep yaradır o 5 bin kitap. Çocuklarıma belki veremediğim o ihtimamı, onlara aman bir şey olmasın diye, titizlikle koruduğum kitaplarım, ihtilalle birlikte gitti." ifadelerini kullandı.