Museviler tarafından yaptırılan ve 1970 yılından bu yana cami olarak kullanılan Çorlu Sinagogu mülkiyet hakları nedeniyle restore edilemiyor. Cemaat mülkiyetin Yahudi cemaatinde olması nedeniyle yenileme yapılamadığını öne sürerken, Yahudi Cemaati ise 48 yıldır cami olarak kullanılan yapının Müftülük veya Vakıflar tarafından restore edilmesi gerektiğini öne sürüyor.

YAHUDİLER GİDİNCE CAMİYE
DÖNÜŞTÜRÜLDÜ
Çorlulu Museviler tarafından 1905
yılında yaptırılan Çorlu Sinagogu, 1970 yılında Çorlu’daki tüm Yahudilerin de
başka yerlere taşınmasıyla birlikte boş kalınca camiye dönüştürüldü. 48 yıldır cami olarak kullanılan yapı yıpranarak
tamirata ihtiyaç duyar hale geldi. Cemaat ve cami imamı mülkiyetin Türkiye
Musevileri Hahambaşılığı’nda olduğu için değişiklik yapamadıklarını belirterek,
sorunun çözümü için yetkililerden yardım istedi. Hahambaşılık ise 48 yıllık
kullanımın ardından onarım için mülkiyetin sorun edilmesinin mümkün olmadığını
söyledi.
113 yıllık binanın tavanındaki
kalem işi süslemeler soyulmaya başlarken, tavanın sol tarafında ahşabın yağmur
sularıyla çürümesi sonucunda açılan delik bantlarla kapatılmış. Duvarlardaki sıvalar da oldukça eski durumda.
Geçen ayki sert rüzgarlar sırasında da minarenin alemi devrilmiş. Camide
kadınlar tuvalete bulunuyor. Caminin önemli bir sorunun uyuşturucu bağımlıları
olduğunu belirten İmam Muharrem Özaydın, cemaatin sabah, akşam ve yatsı
namazlarına korkarak geldiğini, çocuklarını getirmediğini söyledi.
“48 SENE KULLANIP MÜLKİYET BAHANE
EDİLMEMELİ”
Gazetemizin ulaştığı Türkiye
Musevileri Hahambaşılığı’ndan bir yetkili ise “1970’den bu yana 48 sene geçmiş.
48 senedir içinde oturup mülkiyeti bizde olmadığı için değiştiremiyoruz
diyorlarsa, Diyanet imam gönderiyorsa mülkiyet gerekliliğinden söz edebilir
miyiz? 48 sene orada iyelik yapmışsa bugün bu tamiratı da yaptırmaları
gerekiyor. 48 yıl kullanıp da mülkiyet hakkımız yok demek doğru değil. Minare
eklerken veya değişiklik yaparken mülkiyet hakkı var mıydı da bu değişiklikler
yapıldı?” diyerek Çorlu’da hiçbir Musevi cemaati üyesinin kalmadığı için
sinagoga gerek duyulmadığını belirterek, “Burasının cami olarak tamiri veya
restorasyon sonrasında kültür merkezi veya müzeye dönüştürülmesi belediyenin
Çorlu halkının ilgilenmesi gereken bir konudur” dedi
HIRSIZLAR SÜREKLİ CAMİYE
DADANIYOR
Cami cemaatinden olan Mahalle Sakini
Muhammet Uludağ ise hırsızların camiye zarar verdiklerini belirterek emniyetçe
tedbir alınmasını istedi. Uludağ, “Bahçenin çelik kapıları çalındı. Halılarımız
çalındı. Musluklar çalındı. Kendi aramızda para toplayıp takıyoruz, gene
gidiyor. Biz buna dayanamayız, biz burada bir cemaatiz bir gün oluyor iki gün
oluyor üç gün oluyor gene çalınıyor. Naylon kurnaları koyduk onları bile
götürüyorlar. Bereket birkaç gündür çalmıyorlar. Sıkışıyor mu paraya mı
ihtiyacı var gelip çalıyor. Cemaat abdest alacak, yenisini alıyoruz” dedi.
Cami İmamı Muharrem Özaydın’ın
camiye gelmesiyle birlikte camideki bakımsızlığın biraz olsun giderildiğini
belirten Uludağ, “Zemin, süpürgelikler filan yenilendi ama bu sadece bir
kişinin veya cami cemaatinin çabasıyla olacak olan bir şey değil. Buna
yetkililerin el atması lazım. Çünkü bu cami bölgede bir tane. Buranın mülkiyeti
diyanete ait olmadığı için Diyanet bakmıyor. Mülkiyet hala Yahudilere ait.
Hahambaşılığı ilgileniyor. Müftülük de karışmıyor. Şu anda bir sahipsizlik var”
şeklinde konuştu.
“BAĞIMLILARA KARŞI ÖNLEM ALINSIN”
Cami İmamı Muharrem Özaydın’ın
ise cemaatten yana sıkıntısı olmadığını belirterek, “ Cemaat akşam, sabah ve
yatsı namazlarına gelmekten tedirgin. Camimizin tuvaletine uyuşturucu içmeye
geliyorlar. Millet çoluk çocuğunu camiye yollamak istiyor ama mahallede bir
güven emniyet yok. Bu ister istemez bizim aşkımızı şevkimizi kırıyor. Bizim
burada en çok çektiğimiz şey bağımlılardan. Buranın mülkiyeti Yahudilerde.
Buranın bir an önce restore edilmesi gerekiyor. Kültür bakanlığı veya Vakıflar
Genel Müdürlüğü’nün burayı restore etmesini bekliyoruz” dedi.
“ÇOK İYİ İNSANLARDI”
Gazetemize caminin eski haliyle
ilgili bilgi veren 70 yaşındaki cami cemaatinden bir vatandaş, Yulaflı köyünden
olduğunu belirterek “1964-65 civarında buralar eskilikti. Ben çocuktum o zaman.
Kıbrıs olayları başladı. Yulaflı ile burası 4 kilometre. Yürüyerek gider
gelirdik. Zamanla burada alışveriş yapardık. Bu mahallenin alt tarafında Yahudilerin
yoğurt imalathaneleri vardı. Buraya süt getiriyordum. Biz hayvancılık
yapıyorduk. Koyunlara bakıyorduk. Ben o zamanlar ufaktım. Tek eşekle taşıdım,
atlarla taşıdım. Çok iyi insanlardı. Çocuk olduğum için bana bir dilim ekmek
verirler karnımı doyurup Yulaflı’ya dönerdim” dedi.
SEYFİ GENÇ