• Adli Yıl Açılışı Tekirdağ'da Gerçekleşti
  • Adli Yıl Açılışı Tekirdağ'da Gerçekleşti
Tekirdağ

Adli Yıl Açılışı Tekirdağ'da Gerçekleşti

  • 02 Eylül 2019
  • 2112 Kez Okundu

2019-2020 Adli yıl açılışı töreni Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesinde gerçekleştirildi. Adli yıl açılış töreninde Tekirdağ Baro Başkanı Av. Sedat Tekneci bir konuşma gerçekleştirdi.




Tekirdağ Baro Başkanı Av. Sedat Tekneci açılış konuşmasında; “Sayın Valim, Sayın Milletvekillerim, Sayın Garnizon Komutanım, Sayın Büyükşehir Belediye Başkanım Sayın Cumhuriyet Başsavcım, Sayın Adalet Komisyonu başkanım, Sayın İdare ve Vergi Mahkemesi başkanlarım,  Sayın Meslektaşlarım, Adliyemizin değerli çalışanları ve basın mensupları hepinizi saygı ile selamlıyorum. Adli Yıl açılış töreni nedeniyle bir araya gelmiş bulunmaktayız. Yeni Adli Yılın Hukukun Üstünlüğü konusunda önemli adımların atıldığı bir yıl olmasını diliyorum. Adli Yıl açılış töreninde, yargının ve doğal olarak yargının kurucu ayağı olan, dünyanın en saygın ve kadim mesleği olan savunmanın ve savunmanın örgütlü yapısı olan baroların, Mesleğin sorunlarını, yargının sorunlarını, toplumun sorunlarını görüş ve düşüncelerini açıklaması yasal yükümlüğüdür. Bu durum Avukatların ve mesleklerinin öneminin anlaşılması açısından son derece önemlidir. Tekirdağ Barosunun görevi ve hedefi sadece avukatlık mesleğinin ve avukatların sorunlarını çözmek, onların mesleki yönden ilerlemelerine ve geliştirmelerine destek vermek, hukuka katkıda bulunmak değildir. Bu görev ve hedefin yanında Tekirdağ Baromuzun Cumhuriyetin kurucu değerlerine, Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı olmak, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine getirmede öncü olmak, insan haklarını savunan, ülkemizin demokrasi yönünden gelişmesi konusunda katkı yapma görevi ve hedefi de bulunmaktadır. Tekirdağ Barosu olarak Avukatlık Kanunun bize yüklediği görev ve sorumlulukların yanında ayrıca savunmanın bağımsızlığı ve özgürlüğü, Yargı bağımsızlığı, Yargıç tarafsızlığı, Demokrasi, Hukuk Devleti Temel Hak ve Özgürlükler en fazla duyarlı olduğumuz konuların başında gelmektedir. Hukuk devleti olmayı tam olarak idrak edememiş, demokrasi geleneği olmayan ve insan hakları alanında ideal bir noktada olmayan ülkelerde ve ülkemizde birer hukukçu insan hakları savunucuları olarak işimizin ne kadar zor olduğu bilinmektedir. Hâkim ve savcıların önünde dosyaların yığıldığı, örgütlenme haklarının olmadığı, buna karşılık emeklerinin gerçek karşılığının alınmadığı, adliyelerin kâtip ve mübaşir sayısının eksik olduğu, Avukatların yeri geldiğinde serbest meslek, yeri geldiğinde kamu görevlisi olarak kabul edildiği ama kamu adına verilen bu yetkileri kullanmaya gelince bin bir engel çıkarıldığı, gece vakti bile göreve gönderilen Avukata yol ücretinin çok görüldüğü, dosya incelemede Avukatlık yasasına aykırı olarak engeller çıkarıldığı, yasal birtakım güvenceleri olmasına rağmen rahat bir şekilde soruşturma ve kovuşturmaya maruz kaldıkları ve bu eksende zaman zaman tutuklandıkları, yapılan her yanlışta adeta günah keçisi haline getirildiği, görev üstlendikleri davalarda müvekkil ile özdeşleştirildiği, pratikte yargının kurucu unsuru olan Avukatların önlerinin tıkandığı, her gün adliyede görev ifa etmelerine ve adliyenin idari düzenine ilişkin birtakım kararlara imza atan birim olmasına rağmen Adalet komisyonlarında bulunmadıkları bir sistemde; hep birlikte hukuk zemininden uzaklaşmadan mücadele ederek bu engelleri aşma ve eksiklikleri tamamlama durumundayız. Toplumu bir arada tutan birçok değer vardır, bunun başında da “Adalet Mülkün Temelidir” sözünde ifade edildiği gibi adalettir.  O halde Yargı da Adalet duygusunu, Yargı Etiği ilkelerinde belirtildiği üzere ise Bağımsızlık, Tarafsızlık, Doğruluk, Dürüstlük, Eşitlik, Ehliyet, Liyakat ve Uygulama ile yerine getirmelidir” dedi.

Mesleğimizin sorunları büyüktür.
Tekneci konuşmasının devamında ise; “Yargı Reformu Stratejisi Reform Belgesinde yer alan hususlar bir önce hayata geçirilmelidir. Ekimde Meclis Açıldığında ilk gündeme gelecek meselenin bu husus olduğu bizzat Adalet Bakanınca belirtilmiştir.

A-Avukatlık Mesleğine Girişte Yazılı Sınav Olmalıdır.
 Açıklanan belgede mevcut öğrencilerin sınavdan muaf tutulacağı öngörülmektedir. Hukuk Fakültelerinin sayısı azaltılmalı ve Fakülteye girişte 50.000 barajı getirilmelidir. Bugün yaklaşık 125.000 avukat bulunmaktadır. Hukuk Fakültelerinde okuyan öğrenci sayısı ve stajyer sayısı 100.000 civarındadır. Öğrencilerin Yazılı sınava tabi tutulmaları gerekmektedir. Aksi takdirde yazılı sınav yapılmasının pratik bir faydası da olmayacaktır. Kaldı ki 5 yıl sonra uygulanacak sistemin daha sonra geçmiş yıllarda olduğu gibi çeşitli gerekçelerle tekrar kaldırılmayacağının garantisi yoktur. Tekirdağ Barosunda göreve geldiğimiz Ekim ayında 800 olan avukat sayısı bugün 861’e ulaşmıştır. Ruhsat bekleyen 20 kişi bulunmakta, Stajyer Avukat sayımız ise an itibariyle 101’dir. Görev süremizin sonunda 1000’i aşkın mevcudumuz olacaktır. Bu da 2 yıllık süreçte  %25’ten fazla Avukat sayısının artışı demektir. Bu rakamlar dahi durumun vahametini göstermektedir. Şu an bile İşçi Avukat sayısı çığ gibi artmakta, hatta son dönemde İşçi Avukat olarak çalışılacak ofis bulunması da zorlaşmıştır.

B-Zorunlu Arabuluculuk Sistemi Kaldırılmalıdır.
Yine bilindiği üzere 01.01.2018 tarihinden itibaren işçi davalarında arabuluculuk sistemi getirilmiş, 01.01.2019’dan itibaren ticari davalarda da arabuluculuk uygulanmaya başlamıştır. Özellikle iş davalarında her ne kadar arabuluculuk sisteminin yargının yükünü hafiflettiği hususu gündemde ise de anlaşmaların hangi kapsamda yapıldığı büyük önem arz etmektedir. Bir tarafta ekonomik anlamda güçlü işveren, diğer tarafta ekonomik anlamda güçsüz işçinin bulunduğu ortamda işçinin dayanma gücünün zayıflığı da göz önüne alındığında işçiyi, işverenin teklifine muhtaç etmenin adaletli bir çözüm olmadığı açıktır. Kaldı ki, yargılama sonucunda işveren ödemesi gereken bedelin yaklaşık %50 fazlasını ödüyor dolayısıyla daha adaletli çözüme kavuşuluyor iken, arabuluculuk anlaşması ile sonuçlanması durumunda işçi alması gereken ücretin yarısına dahi kavuşamadığı bilinen bir gerçektir. Arabuluculuk sisteminde bu durumların yaşanması dürüst işverenin bile işçinin ekonomik zayıflığından yararlanmaya ve daha az ücret alması için işçiyi anlaşmaya zorlamasına sebep olmaktadır. Zorunlu Arabuluculuk sistemi yürürlükte kalacaksa arabuluculukta güçler dengesinin sağlanabilmesi için zorunlu taraf vekilliği kavramının ivedilikle uygulanması gerekmektedir. Arabuluculuk uygulaması işçi-işveren gibi eşit güçlerin oturmadığı bir masada yalnız güçsüz tarafın mağduriyetine sebep olmakla kalmayıp, Arabulucu Avukat olan meslektaşlarımız yönünden de birtakım mağduriyetlere yol açmaktadır. Arabuluculuk sisteminde şirketleşmeler başlamış olup, şirket arabuluculuğu ve bireysel arabuluculuk gibi eşitlik ilkesine aykırı kavramlar oluşmaktadır. Arabulucu sayısının da sınırlandırıldığı göz önüne alındığında arabuluculuk eğitimi alan birçok meslektaşımızın arabulucu olamayacağı açıktır. Ayrıca Tekirdağ Barosu mensuplarımızın yarısından fazlası 5 yıl altı kıdemi bulunan meslektaşlarımızdan oluşmaktadır. Bu meslektaşlarımız sadece genç olmalarından, meslek kıdemlerinin az olmalarından dolayısıyla arabulucu olamayacaktır. Eşitlik ilkesine aykırı olan bu durum meslektaşlarımız arasında menfaat çatışmalarına ve bölünmelere neden olmaktadır. Bu konuda yasal düzenlemelerin yapılması 5 yıllık kıdemden sonra meslektaşlarımızın arabuluculuk eğitimi alarak CMK sistemindeki otomatik arabulucu olunmasının önünün açılmasını gerektiği kanaatindeyiz. Ayrıca Avukatlık mesleğinin önünde başka hiçbir olmaması gerekir. 
C –CMK’da Düzenlenen Uzlaştırma Kurumunda Yalnızca Avukatlar Olmalıdır.
Yine CMK’da uzlaştırma kurumunda avukat dışında birçok meslek grubunun uzlaştırma faaliyetinde bulunduğu görülmektedir. Özellikle kamu görevlilerinin uzlaştırma memurları olarak bu çalışma sisteminde yer almasına yönelik her ne kadar yasal düzenleme olsa da bu durum 657 sayılı devlet memurları kanuna aykırıdır. Bu memurlar kendi mesaileri içerisinde hizmet vermek ile asli görevlerini ihmal etmektedirler.
D- Diğer Taleplerimiz
Ayrıca Avukat stajyerlerine ücret ödenmeli, sosyal güvenlik hakkı tanınmalı, meslektaşlarımız ile yargıç ve savcıların emekli maaşları, emekli kesenekleri arttırılmak ve gerekli intibaklar yapılmak sureti ile eşitlenmelidir. Yine Kamu Avukatlarının ücretleri, özlük haklarında iyileştirme yapılarak yargı camiasındaki Yargıç ve Savcı düzeyine çekilmelidir. Meslektaşlarımız lehine Gelir Vergisi Kanununda düzenleme yapılarak KDV düzenlemesi yapılmalıdır. CMK’da görev alan meslektaşlarımızın ücretleri Avukatlık Asgari Ücret tarifesi düzeyine getirilmelidir. Yeni Adli Yılın “Hukukun Üstünlüğüne” dayalı bir yıl olmasını diliyorum” ifadelerine yer verdi.